8 Aralık 2007 Cumartesi

P2P Nedir




P2P Performansınızı Arttırın

İnternet kullanımının başlıca nedeni haline gelen dosya değişim programları nedir ve nasıl çalışır? Daha verimli kullanmak, daha çok dosya bulabilmek ve hızlı değiştirebilmek için püf noktaları...

Bilgisayar

Çok ilgi çeken bu konu hakkında daha önce de bir dosya konusu yayınlamış ve önde gelen 8 programı karşılaştırmış, genel önerilerde bulunmuştuk. Bu yazıdan sonra daha detaylı bilgi için Sınırsız Dosya Değiştirmek İçin P2P Yazılımları başlıklı dosyayı okuyabilirsiniz.

P2P nedir
Temelde birbirine "eş" olabilecek elektronik aletlerin özel bir bağlantı kurarak haberleşmelerini sağlayarak, kişisel bilgisayarımızdan Gameboy'umuza ulaşabiliyoruz. Akla tabii ki Bluetooth gibi teknolojiler geliyor. Fakat Türkçe karşılığının henüz oturmadığı P2P, birebir olmakla kalmıyor. Arkadaşınızla resim, patronunuza bilgi paylaşabileceğiniz gibi, tüm iş arkadaşlarınıza dosya gönderebilirsiniz. Aynı şekilde iş grubu patrona ya da bir başka iş grubunun her üyesine veri yollayabilir. Yani elimizdeki teknoloji bize, birebir haberleşmemizi, bir kaynaktan çok hedefe ulaşmamızı ve tam tersini sağlıyor. Bunları da alt alta toplarsak P2P, sınırsız kaynaktan sınırsız hedefe yönelik çalışmayı getiriyor.

Tüm kaynakları bir araya toplayan ve denetlenemeyen bu ortamda, her kullanıcının diğerlerinde bulunan veriye ücretsiz ulaşabildiği, resim dosyalarından müziğe, inanılmaz bir paylaşımın sürekli hale geldiğini söyleyebiliriz.

Nereden Çıktı Bunlar
Internet planlanırken ilk aşamada düşünülen, sayılı bilgisayarın sürekli bağlı olacağıydı. Bu da kısacası, her bilgisayara aynı telefon gibi, sabit bir numara verilmesini ve ulaşımın değişmeyen numaralar yardımıyla yapılmasını getirdi. Ama 90'lı yıllarda Internet'in kitlelere yayılmasıyla, kullanıcılara atanacak kadar sabit numara oluşturulamayacağı düşünüldü. Bu yüzden her kullanıcıya bağlantıdan bağlantıya değişen IP adresleri veriliyor. Bu da doğal olarak, kullanıcıların doğrudan birbirine bağlanmasından ziyade, merkezi sistemlere ulaşarak bunlar üstünden sıçramalar yapmasını zorunlu hale getiriyor.

Ama ICQ adlı program Internet'in ucundaki "belirsiz", bir bağlı bir ağ dışında kalan istemci bilgisayarları, aracı olmadan doğrudan birbirlerine ulaştırdı. Artık o önemsiz, sunuculara bağlanıp bilgi almaya çalışan bilgisayarlarımız, karanlıkta kalmış birikimlerini ortaya koyabilecekti. Napster, Groove, NetMeeting ve çoğu diğer yazılım/girişim bu yolu takip etti.

P2P uygulamalarının ilk yıldızı Napster, kullanıcılarına 20 milyonun üstünde sanal adres atadı, ki domain adlı Internet adresleri, 15 yıldır Dünya çapında 22 milyon adet satılmıştı.

Nasıl Çalışıyorlar
Napster ve bazı programlar, kullanıcılar yakın bir sunucuya bağladıktan sonra bilgisayarlarındaki dosyaların listesini sunucunun veri tabanına ekliyorlar. Aramalar bu gittikçe genişleyen veri tabanlarında yapılıyor. Ve Internet'e bağlı kullanıcılar, bu sayede birbirlerini bulup dosya transferine başlıyorlar. Böyle bir sistem, tam olarak merkezden bağımsız değil. Nitekim az sonra değineceğim telif hakları tartışmaları sonucu, Napster ve benzeri sistemler kapatıldı ve kapatılmaya devam ediyor.

Öte yandan merkezi bir sunucu olmaktan ziyade bir nevi haberleşme düzeni olarak tanımlamakla yetinebileceğimiz Gnutella ağı bugün dosya paylaşımının başlıca dolaşım sistemi. Kısaca farkı ortaya koymak gerekirse, kullanıcılar doğrudan birbirini bulur. Yeterli sayıda kullanıcı bulunduktan sonra arama yapılıp ve sonuç elde edilir ve değişim başlar. Herkes hem sunucu hem istemci rolünü üstlenir.

Gnutella'yı geliştiren 25 yaşındaki Gen Kan'ın geçen yaz intihar ettiğini söylersek, bir sonraki başlığımızın önemi daha rahat kavranacaktır...

Büyük Tartışma
Hem Internet'in sabit ve yetersiz adreslendirme sistemine önemli bir alternatif getiren hem de sayısız bilgisayarı başarıyla birbirine bağlayan bu yeni "teknoloji" ilk aşamada tartışma ve infiali de yanında getirdi. "Dikensiz gül olmaz" misali kullanıcıların katlanması gerekenler vardı ama işin içine gülleri kesmek isteyenler de girdi.

P2P ağlar ve uygulamaları vasıtasıyla özellikle MP3 biçiminde müzik dosyaları değiştiriliyor. Tabii telif hakkı korunan bu entelektüel eserlerin sahipleri de durumdan mağdur oluyor. Dev kayıt stüdyoları ve müzik şirketleri ciddi yasal girişimlerde bulunuyorlar. Ama Gnutella gibi "merkezsiz" sistemler içinde mahkum edilmesi gerekeni bulmak hem kolay değil hem de ahlaki boyutu tartışılıyor.

Bunun üzerine ağ ortamına zarar vermeye kalkan, dolaylı olarak da kullanıcıları rahatsız eden şirketler önemli bir gerçeğin farkında değiller. Dosya değişim programları varolan ağ ortamının kullanışlılığını arttırdılar, yeni işlevler eklediler. Kullanıcılar da bu programları hiçbir zorluk yaşamadan, izin almak zorunda kalmadan kolayca kullandılar. Transferler onların istekleri ve tercihlerine göre şekillendi. Yani telifli ürünlerin korsanlığı teknoloji ve hukuk kurallarının eksikliğinden değil, kullanıcıların teknolojiyi kullanma biçiminden doğdu.

Fakat bir süre, teknoloji suçlandı. Sonunda Microsoft, Intel gibi büyük bilişim şirketlerinin yöneticileri telif haklarını koruma yollarının teknolojiyi yok etmemesi gerektiğinin altını çizdiler. Sorunun sadece teknolojiden kaynaklanmadığını, şirketlerin tüketicilerini yanlış yönlendirmelerin de önemli bir etken olduğunu belirttiler.

Şirketler kullanıcılarla sorunları olduğunu anlayınca bu yaz korkutucu bir girişim daha yaptılar ve ABD'de Internet servis sağlayıcı şirketlerden kullanıcıları izlemesi ve raporlamasını istediler. Bazı servis sağlayıcılarla ortak hareket edip söz konusu kontrol mekanizmasını işler hale getirmeye çalışsalar da işler her an tersine dönebilir. Sayısal ortamda kullanıcı mahremiyetini tehdit eden bir girişim olarak nitelendirilmesi halinde, olay bir anda telif hakları savunucularının aleyhine dönebilir.

Bir saatte değişen dosya sayısı milyarlarla ölçülürken Napster'ın kapanmasını sağlayan Amerikan Müzik Kayıt Endüstrisi Birliği RIAA ve ortakları bir yandan kullanıcılara alternatif sunmaya çabalıyorlar. Kısıtlı parçaların değiştirilmesine izin verilmesi, tüm parça ya da filmin ancak ücret karşılığı indirilmesi hedefleniyor. Fakat günümüz P2P ağlarında bu zor görünüyor.

Öte yandan da, başvurularla dosya değişim sistemlerine sürekli müdahale hakkına sahip olmaya çalışıyorlar. Bu konu da tartışılmaya devam etse de, firmaların üç farklı stratejiyi bir süredir kullandıkları biliniyor:

Dosya değiştiren kullanıcıdan sahte taleplerde bulunup P2P bağlantısını yavaşlatmak, kullanıcıları, aradıklarını bulamayacakları sahte hedeflere yönlendirmek ve de son olarak aranan dosyaların benzerlerinin bozuk, farklı, çalışmayan kopyalarını dağıtıma sürmek. Hatta birçok kişi, indirdikleri müzik dosyasını açıp 5 dakikalık "müzik dosyalarını izinsiz dağıtmak kanun dışıdır" melodileriyle karşı karşıya kalıyorlar.

Hiç yorum yok: